
Teknolojinin hayatımızdaki önemi arttıkça, akıllı telefonlar günlük yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş durumda. Ancak, bu cihazlardan gelen bildirimlerin ve sürekli kullanımın gençler üzerinde olumsuz etkileri olduğu bir gerçek. İletişim profesyoneli Gamze Nurluoğlu, Dünya Telekomünikasyon ve Bilgi Toplumu Günü yaklaşırken, dijital obeziteye dair bilgi veriyor ve ebeveynlere yol gösteriyor.
Nurluoğlu’na göre, gençlerin günlük hayatlarında ortalama dört saatini akıllı telefonlarla geçirmesi sadece aktif kullanımla sınırlı değil. Telefonlardan gelen bildirimler, özellikle sosyal medya uygulamalarından, gençlerin dikkatini dağıtıyor ve gelecekleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabiliyor. Araştırmalara göre, Z kuşağı gençleri günde ortalama 237 bildirim alıyor ve bunların dörtte biri okulda, %5’i ise gece saatlerinde geliyor. Bu bildirimlerin yarattığı FOMO etkisi, yani fırsatı kaçırma korkusu, gençlerin telefonlarına hemen cevap vermelerine yol açıyor.
Gençlerin bu şekilde telefonlarına sürekli olarak bağlı olmaları, dijital obezite adı verilen bir duruma yol açıyor. Bu durumun fiziksel ve psikolojik sağlığı olumsuz etkilemesiyle birlikte, gelecekleri üzerinde de olumsuz etkiler yaratabiliyor.
Nurluoğlu, ebeveynlerin çocuklarını dijital obeziteden korumak için bazı ipuçları veriyor. Öncelikle, ebeveynlerin kendilerinin doğru bir şekilde teknoloji kullanması ve sonra çocuklarına bu konuda doğru yönlendirmeler yapması önemli. Akıllı telefonların kullanımını sınırlamak ve çocuklara doğru kullanım alışkanlıkları kazandırmak da önemli adımlar arasında.
Nurluoğlu, ebeveynlerin çocuklarına özgüven kazandırmak ve farklı seçenekleri değerlendirme becerilerini geliştirmek için onlara bireysel alan tanımalarının önemine vurgu yapıyor. Bu şekilde, çocuklar hem kendi zamanlarını doğru yönetmeyi öğrenirler hem de geleceklerini doğru şekillendirme konusunda daha bilinçli olurlar.